Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa yazılara öykü(hikaye) denir. Genellikle romandan kısa olurlar, dar bir zamanı kapsarlar, kişileri romana göre daha azdır, anlatılanları tek ve sınırlıdır ve olayla ilgili yer ve zaman belirtirler. Serim düğüm ve çözüm denilen üç bölümden oluşurlar.Olayı sürükleyen bir kişi(öykünün kahramanı) vardır. Hikaye kısalığı ve kurgusuyla masala, kişilerin nitelendirilmesi, eylemin işlenişi ve canlandırılmasıyla da romana yaklaşır. Hikayenin kısalığı yapısal olarak, kişinin niteliğiyle geliştiği eylem arasındaki sıkı bağdan kaynaklanır. Hikayenin çerçevesi, çoğu kez anlatıcının durumunu belirterek çizilir. Halk hikayeleri; konuları bakımından, Aşk Hikayeleri ve Kahramanlık Hikayeleri olarak ikiye ayrılır.Aşk hikayelerine örnek olarak Kerem ile Aslı’yı, kahramanlık hikayelerine ise Köroğlu ile Kirmanşah’ı verebiliriz. Türk hikayeciliği en parlak dönemini, Cumhuriyet döneminde yaşamıştır. Edebiyat-ı cedide döneminde hikaye türleri iyice gelişmiştir. Bu dönemdeki yazarların çoğu(Halide Edip Adıvar, Hüseyin Cahit Yalçın vb.) romancılığı öne almışlardır, hikayeciliği bir yan uğraş olarak kullanmışlardır.