sen ne dersen de
ben hep aynı şeyi duyuyorum
“seni sevmiyorum”
sanki hep aynı ses yankılanıyor
“hayır istemiyorum”
o yüzden nezaketin gereksiz
ince düşüncene teşekkür ederim
ama ben yine de beni sevmeni dileyerek
beklemeyi tercih ederim
sus daha iyi bana
yeter ki orda dur
sanki bulutların arkasında olduğunu bilmek gibi
güneşin
sanki açacağını beklemek gibi
bir goncanın
döneceğinden emin olmak gibi
göçmen kuşların
bana sevme ihtimalin yeter
bir gün gelmen gülümsemen ve
“evet seni sevebilirim”
demen ihtimaliyle yaşayabilirim
oysa “hayır” sözüyle
o güneş batıyor ansız
gonca kopuyor dalından
ve göçemeden düşüp ölüyor kuşlar
o yüzden nezaketin incitiyor beni
red cevabından daha fazla
o yüzden suskunluğunu daha çok seviyorum
hiç değilse
ümitle ve sabırla
bekleyebiliyorum