Aşkla öpmek, acıyı dalgalandırmaya benzer.
Hani sonsuzluğa gönül işçiliği koyan bir yetimhane.
Bak içimdeki çocuklara.
Onlar anasız, onlar babasız, yatacak yerleri yok.
Hangi vakit kaybettiysem seni, öfkem kafes olmuş bana.
Şiddetli bir beyin travması, kanıyor bilincim.
Seni her anışım, karşı koyamadığım bir türlü.
Bir başarabilsem, öbür tarafa geçmeyi.
Ama olmuyor, daha yazacaklarım var.
İnsanlar umut, insanlar acı bulacak bende.
Küçük bir papatya gibi, dağılacağım dünyanın dört bir yanına.
Gözlerim, terk edilen bir içki masasıymış.
Her kadın, seni doğuran bir mezeymiş, bunu anladım.
Ne rakı cevap veriyor, ne de içine damlayan kanım.
Hangisini içsem, tepetaklak oluyor, hayallerim.
Çare yok, kendimi geçmem gerek.
Hangi ysstığa sarılsam, gözlerindeki koku.
O cenneti, o dişiliği anlatan bir türkü.
Dinledikçe kendimden geçtiğim mavi bir rüya.
Uyanmak istemiyorum, vurun beni yüreğimden.
Bir taş da siz kondurun.
Artık yazmasın, dünyayı sallamasın bu duygular.
Son sözüm hiç olmayacak, benim.
Boşuna bekleme, ölümden sonra da devam edeceğim.
Bir sır gibi, anlaşılmaya çalışılan bir hüzün problemi.
Gelirsen, gideceğiz birlikte.
Ama yokluğa, ama hiç yaşamadığımız dünyalara.